Kalemden Damlalar
Rüzgar ve sel güneşi söndüremez
İnsanın, hayatında karar veremediği anlar olur. “ Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık “ misalidir, günün kısa zaman dilimleri.
Güneş doğmasına doğar ama ısıtmaz. Aydınlık yelpazesini mekanlara ve doğaya estirmesine rağmen, gönüllere, şifa bekleyen sadırlara, merhem için sızlanan yaralı yüreklere doğru çeviremez.
Rüzgar; ziyalarının depolandığı yelkenleri, umutla umutsuzluk arasında, ikilemin kuralları ile gidip gelenlerin karamsarlaşmasına engel olamıyor. Her şart ve zemin, kader boyutunda yazılanı keşfedememesinin ezikliği içerisinde çözüm ararken, ömür sel gibi akıp gitmekte.
Sel; içindeki depreşik duygularını bastıramayan ab-ı hayatın, kendisine verdiği zararın farkında olmadan, çevresinde bulunanlara bilmeyerek zarar vermesidir. Öyle bir zarar ki, yolunda ilerlerken engel olmaya çalışanları sürükleyerek, bilinmeyene doğru ilerlemesidir.
İlerlemek; kendini bilen varlığın sorumluluk duygusunu kazandıktan sonra yaşamın derinliklerinde kendisinin ihtiyacı olanları arayıp, bulup, iyi kullanabilmesi, değerlendirebilmesi için, planlı ve programlı olarak hedefine doğru yol almasıdır.
Hedef; hayalen belirlenen noktadır. Ulaşılması ve elde edilmesi arzu edilendir. Umutların gizlendiği sırlı sandıktır. Tahmin edilen, istenen huzurun, mutluluğun, bir an önce yaşanması için çizilen rotanın son etabıdır.
Sıkıntı, üzüntü ve acılarla kuşatılmış yolu, gözyaşlarının suladığı zeminin, rahın sürekli umut silicileriyle tozlarını silerek görünmesini sağladığıdır.
Karların içinde kardelenlerin, eriyen karların zirvelerden ovalara inerken, oluşturduğu ince damarların kenarında boy göstermeye çalışan çiğdemlerin, lalezarda kokusunu yaymaya didinen lalelerin, gülistanda on bir ay açmakla farklılığını ilan etme gayretinde olan gülün, arzulu, istekli, içten, samimi tebessümleri yansıtmasıdır.
Toplumun içerisinde var olan güneşlerin ışınlarına, hedefte ilerlemek ve ulaşmak için ihtiyaç vardır. Işığı olan büyük kandillere gereksinim duymayanlar, rüzgar ve selin ortak hazırlayarak, afaktaki gizemliyi yok etme desiseleriyle karşılaşmamaları olağan dışıdır. Kararsızlık yaşamaları ve ikilemde frenlemeleri anormal bir durum da değildir.
Başarı; gücünün yettiğini yaptıktan sonra, çizilen yolda, bilinçli ilerlerken, zarar görmemeye özen gösterip, azami dikkat edip, tüm tedbirleri alıp sonucu bırakılması gerekene bırakmaktır.
Bilelim ki, rüzgar ve sel, hiçbir zaman güneşi söndüremez. Yeter ki biz, güneşin ışınlarına ulaştığımızda yüreğimizle sahiplenelim.