Röportaj

İsa Akgül; “Yazmak, yarayla yar olmaktır”

tarihinde

yayınlandı

Kitap; yürek dostudur. Gönlün şifasıdır. Kalbin mehtabıdır. Ruhun nurudur. Zihnin anahtarıdır. Beynin gıdasıdır. Okumak; aramaktır. Kendinde kendini bulmaktır. Kişinin kendisini, kendi terazisinde tartmasıdır. Nehirde kulaç atmaktır. Deryanın derinliklerinde nefeslenmektir. Yazmak; kelimelerle konuşmaktır. Muhabbet etmektir. Harflerde aramaktır. Cümlede aradığını bulmaktır. Söyleyemediklerini sessizce söylemektir. İsyanını satır aralarında haykırmaktır. 

Ne güzel anlatmış İsa Akgül değil mi? Samimi, duygu dolu, bir o kadar da gerçek… İnsan o kadar güzel duygulara dalıyor ki bu cümleleri okurken… Yıllardır tanıdığımız, sevdiğimiz, saygı duyduğumuz bir isim İsa Akgül. Dostluğumuzun yanı sıra ayrıca yazarımız yıllardır. Hep bir röportaj yapalım demiştik ama hem hocamızın yoğunluğundan hem de malum hastalıktan dolayı biraz erteledik sohbetimizi.Nasip bu zamanaymış. Biz röportajımız sırasında çok keyif aldık dinlerken, umarız siz de keyifle okursunuz. Hadi şimdi hep birlikte dinleyelim şair, yazar İsa Akgül’ün hikayesini…

Hocam, biz sizi yıllardır yakinen tanıyoruz fakat tanımayan okuyucularımız için kısaca kendinizden bahseder misiniz? İsa Akgül kimdir?

Eskişehir’in yeşili ve çağlayanları ile tanınan Mihalıççık ilçemizin Gürleyik köyündenim. 1961 doğumluyum. Evli, üç çocuk ve yedi torun sahibiyim. Babamın görevi gereği, ilkokulun bir kısmını İstanbul Şile’de, diğer yarısını ve ortaokulu Beylikova ilçesinde okudum. İstanbul İmam Hatip Lisesi ve İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü mezunuyum. 1982-2004 yılları arası Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmenlik ve idarecilik olmak üzere hizmette bulundum. 2004-2014 yılları arasında Odunpazarı Belediyesi Basın Yayın Halkla ilişkiler Müdürü olarak görev yaptım ve 2014 yılında emekli olarak memuriyet hayatımı nihayete erdirdim. 2014-2018 yılları arasında da resmi ve özel kurumlarda idarecilik ve danışmanlık olarak hizmette bulundum. Şu an Balıkesir’in Gönen ilçesinde yaşamımı ailemle birlikte devam ettiriyorum.

Siz aynı zamanda bizim yazarlarımızdansınız. Her ay birbirinden güzel yazılarınızı okuyucularımızla buluşturuyorsunuz. Yazmaya olan ilginiz nereden geliyor? Yazmaya ne zaman başladınız hocam?


Bizi okuyucu kardeşlerimizle buluşturduğunuz için şahsınıza, Orhan Beye ve emeği geçenlere öncelikle çok teşekkür ediyorum. Klasik bir cümle kullanmak istemiyorum. Okumayı seven birisiyim. İlkokul ve ortaokul yıllarımızda, gazetelerin verdiği ekleri ya da öğretmenlerimizin hediye ettiği kitapları hem okur hem de canımız gibi korurduk. Liseyi okumak için İstanbul’a gittiğimizde, okulda büyük bir kütüphane, ellerinde sürekli ders kitabı dışında kitap okuyan üst sınıf büyüklerimiz ile hemhal olduk. Sezai Karakoç, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Kabaklı, Şule Yüksel Şenler ve nice ismini yazamadığım yazar ve şairlerle tanışma zeminini elde etmemiz, bizi edebiyat ve sanata doğru yol almamızı sağladı. Sürekli okur ve karalama yapardım o yıllarda. Diyebilirim ki; ortaokul karalamalarını saymasak lise yıllarımız yazıyla buluştuğumuz yıllar diyebiliriz. 1979 yılında, İstanbul’da yayınlanan Hilal dergisinde bir araştırma yazım yayınlandı. Ki ilk yayınlanan yazımdır. “ Kitab-ul Esnam ve Putlar” isimli, dinler tarihiyle ilgili bir araştırma yazımızdı. Yazmayı teşvik eden, öncü olan hatta zorlayan iki ismi burada anmadan geçemeyeceğim. Birisi Eskişehir’li hemşerimiz, şair, yazar Şakir Kurtulmuş ile okul arkadaşım hikaye ve öykü yazarı rahmetli Ramazan Dikmen’dir.  

Yakın bir zamanda dördüncü kitabınızı da çıkardınız. Hayırlı olsun. Peki kitap yazma fikri nereden doğdu?

Sorunuzu cevaplamadan önce şunu ifade edeyim. Kitap; yürek dostudur. Gönlün şifasıdır. Kalbin mehtabıdır. Ruhun nurudur. Zihnin anahtarıdır. Beynin gıdasıdır. 

Okumak; aramaktır. Kendinde kendini bulmaktır. İnsanın kendini tanıması ve bilmesidir. Evren ve kainattan haberdar olmasıdır. Derdiyle dertlenmektir. Yürek yarasına merhem sürmektir. Kişinin kendisini, kendi terazisinde tartmasıdır. Nehirde kulaç atmaktır. Deryanın derinliklerinde nefeslenmektir.

Yazmak; kelimelerle konuşmaktır. Muhabbet etmektir. Harflerde aramaktır. Cümlede aradığını bulmaktır. Söyleyemediklerini sessizce söylemektir. İsyanını satır aralarında haykırmaktır. Can yoldaşı olmaktır. Dertlenmektir. Yarayla yar olmaktır. Sırdaş edinmektir harfleri, kelimeleri ve cümleleri…

Uzun zamandır sürekli yazıyorum. Çeşitli dergilerde yazılarımız yayınlandı. Tabii İsa Akgül adıyla değil. O zamanlar devlet memuru olduğumuz için, kendi ismimizle yazmamıza izin yoktu. Murat Bahadır ismiyle yazdım hep. Eskişehir’imizin İki Eylül gazetesinde de Murat Bahadır ismiyle köşe yazıları yazdık belli bir zaman. Emekli olduktan sonra kendi ismimizle yazmaya devam ediyoruz. 

Kitap yayınlama fikri, ilk  yazımın yayınlanmasında etkisi ve emeği olan muhterem yazar ve şair Şakir Kurtulmuş’undur. Onun teşvik ve isteği iledir. Malzeme çoktu, iki kapak arasına alınması gerekiyordu. Bardak dolmuş ve dışarı taşmaktaydı. Telefonda şiir dosyası olup olmadığını sordu. Çok önem verdiğim bir öğretmen arkadaşım cd’ye yüklemişti şiirlerin bir kısmını. Hazır olduğunu ifade etmemle dosyayı götürüp yayınevine teslim etmem bir oldu. Böylece 2018 yılının Şubat ayında ilk kitabımız olan “ Güller de Ağlar” ile buluştuk. Kısa zamanda ilgi gören kitabımız 2018 Mayıs ayında ikinci baskıyı yaptı.

İlk kitabın verdiği huzur, diğerlerinin de yayınlanmasına bir yerde sebep oldu diyebiliriz. Yalnız, matbaadan gelen kitabın kokusu, yağmura hasretlik çeken toprağın yağmurun ilk damlalarıyla buluştuğu andaki kokusuyla aynı desem yanılmayız herhalde. Farklı bir duygu ve his hali… 

Ard arda çok hızlı bir şekilde çıkardınız siz kitaplarınızı hocam. Ben yakın şahitlerinden biriyim. Hazır mıydı yazılarınız, yıllardır yaptığınız birikim sonucu mu süreç çok hızlı ilerledi?

Yılların birikimi. Uzun zaman yazmanın meyvesi…  Bir araya toplanması, sıraya konulması, bütünlüğün sağlanması gerekiyordu eldeki malzemenin. Onu sıkı bir planlı çalışma ile başardığımızı zannediyoruz. 

Haklısınız. Kitaplarımız peş peşe yayınlandı. 2018- 2021 yılları arasında dört kitabımız yayınlandı. Okur benimsedi. Bir kitabımız hariç hepsi( Yaramla Yar Oldum, Yürüyenden Dönene) ikinci baskılarını yaptı. Onun da ( Bir Taşın Gül Yüreği) ikinci baskısı yakında inşaAllah. “ Yürüyenden Dönene” isimli hikaye kitabımız, şubat 2021 de ilk baskısını, mayıs 2021 de ikinci baskısını yaptı. Bir buçuk ay gibi bir zamanda tükendi. Güzel bir ilgi vardı kitaba karşı okurdan. Çok güzel değerlendirmeler yazıldı kitap üzerine. Bu hal bizi memnun etmekle beraber yazmaya da hem teşvik hem de kamçı oluyor ki memnunuz bu halden. 

Yazarken size ilham veren şeyler nelerdir? Yazmak size ne hissettiriyor?

Yazabilmek için iyi bir okur, iyi bir gözlemci, iyi bir analizci olmanız gerekiyor. “ Okur olmak” sadece yazılanları okumak olarak algılamamak gerektiğini düşünenlerdenim. Sosyal hayatın her etabını, sosyal ilişkileri, nefeslendiğimiz dünyayı, dünya insanlarını, insan ilişkilerini, tabiatı, evreni, kainatı, her bir varlığı, var olmanın sebebini, yaşadığın şehri, mahalleyi, sokağı, caddeyi ve daha nicesini tanımaktır. En önemlisi de insanın kendisini okumasıdır.

İyi bir gözlemci iseniz her şey sizin için yazma malzemesidir. Gözlemlediğinizi zihninizde sorgularken, ruhunuzun katmanlarında dolaştırırken, kelimeler yavaş yavaş kapınızı tıklatmaya başlar ve o an yazmaya başlarsınız. Hissederek yazmadır bu. Ya da yaşayarak… Hissetmeden yazarsanız etki alanı daralır. Okuyucu kendini cümlelerde bulamaz. Aslında her okur, okuduğunda kendinden parçalar bulmalı. Kelimelerde kendini görmeli. Satır aralarında kendinin öz noktasını yakalamalı. O nedenle yazdığım zaman, yazdığım kelimelerin ruh halini ben de yaşıyorum. Nefeslendiğimi, dinlendiğimi, yeni kapıların açıldığını, pencerelerden yeni güneşlerin doğduğunu, yeni mehtapların aydınlattığını hissediyorum ve düşünüyorum. Dostla sohbetin demiyle demleniyorum yazdığım zaman… İşte öyle bir şey yazmak…

Bize birinci kitabınızdan başlamak üzere kitaplarınızın içeriklerinden kısaca bahseder misiniz? Okuyucularımız ne bulacaklar sizin kitaplarınızda?

Güller de Ağlar ( Şiir):   İnsan sosyal hayatın her alanını konu edinen şiirleri yer aldığı kitabımızdır. 

Bir Taşın Gül Yüreği (Deneme):  “İçe Bakış” ve “ Değerlerimiz” diye iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, insanın kendisiyle ve toplumla ilişkisi yer alıyor. İkinci bölümde ise, topluma etkisi olan, yönlendiren, bilinç kazandıran, olmasa olmazı dediğimiz dinamiklerimizden bahsediyoruz. Aslında bu kitabımız bir terapi, kişisel gelişim kitabı. Kitap üzerine bir değerlendirme yazısı yazan ve Yayınlayan Türkolog yazar Feride Turan hanımefendi, bir sohbetimizde demişti ki, “ bu kitabınız günümüz insanına en güzel terapi kitabı. Bunu okuyan kişi, hem kendini kendinde bulur, hem stresten kurtulur.” 

Yaramla Yar oldum ( Deneme): Bu kitabımız, “İçe Bakış” ve “Dünden Bugüne” diye iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde yine insan ve insan ilişkileri… İkinci bölümde ise bizim bugünümüzle bugünün bugününü karşılaştırma ya da geçmişle bugünü karşılaştırma. Unutulanları yeni nesle bildirme. Geçmişle bugün arasına köprü kurma. Analiz edebilen, düşünen, yorumlayan, idrak eden bir neslin oluşmasına katkı sağlama yazıları. Okur bir yerde, bir noktada kendini bulacaktır. Ve kendi aynasına bakarak sorgulayacaktır. Simi çizilmiş aynada görüntü net değildir. Net görüntüye ulaşma adımını atabilme sorgusunu yapmanın gerektiğiyle karşılaşacaktır okuyucu. Bu yazmanın en gül kokulu nefesidir.

Yürüyenden Dönene( Hikaye): Anne rahminden altı yaşına kadar bir çocuğun konuşmasıdır. Konuşturulmasıdır.  Çocuğun şikayetlerinden, mutlu eden yaşanmışlıklarından, mutsuz kılan hallerinden, soru ve sorgulamalarından bölümler var. Aslında yanlış bir düşünceyi düzeltmek içindir bu kitap. O da şu ki; bizde çocuk okula gitmeye başlayınca terbiye vermeye başlanır  kişiliği mükemmel olsun diye. Bu yanlış. Doğru olanı; çocuğun karakter gelişimi 0-6 yaş arasındadır. Bu yaşlar arasında çocuk iyi bir fotoğrafçı, iyi bir gözlemci, iyi bir dinleyici ve en önemlisi bunların hepsini iyi bir kaydedicidir. Bizim unuttuğumuz veya önemsemediğimiz püf nokta burasıdır. Bunun önemini kavratan bir hikaye diyebiliriz ki sekiz bölümden oluşuyor. İlk üç bölümü aylık edebiyat dergileri Aydos ve Teferrüç’te yayınlandı.

Dört kitabınızı da aynı yayınevi mi çıkardı hocam?

Evet. Bengisu yayınlarından yayınlandı hepsi. Bengisu yayınları Çıra Yayın gurubunun yan kuruluşlarındandır. Sanat, edebiyat ve ilmi eserlerde kaliteli yayınlar yapan bir kuruluştur. Bir aile gibi olduk. Biz onlardan, onlar da bizden memnun. Devam edip gidiyoruz.

Kitap çıkarmak isteyen, yazmayı seven, kendine yaşam biçimi edinen okuyucularımıza tavsiyeleriniz neler hocam? Nelere dikkat etsinler?

İlk önce iyi bir okur olmalılar. Aynı zamanda da iyi bir gözlemci… Her gün yazmalılar. Günlük tutmaları daha elzemdir. Bizim bahsettiğimiz araştırma ya da ilmi yazılar yazanlar için değildir.  Çünkü onun çalışma disiplini farklıdır. 

Ayrıca yazmak isten kardeşlerimiz ne okuması gerektiğini de bilmelidir. Rastgele okuma fayda yerine zarar verir. Kendisini gelişimine faydası ve katkısı olanı tercih etmeli. Bir de gözlemlediklerini sorgulamalı, analiz etmeli, değerlendirmeli, sonucu belirlemeli. Okuduğu ya da gözlemlediği üzerine bir sonuca ulaşmalı. Sonuca ulaşınca kelimeler yavaş yavaş kalemle dökülmeye başlar yağmur taneleri gibi… 

Her gün yazsınlar. Onları biriktirsinler. Yazdıklarını birkaç gün sonra tekrar okusunlar. Bunu yaparlarsa eğer, yazdıkları zamanla, yazdığını tekrar okuduğu zaman arasındaki farkı göreceklerdir. Bu kendi yazma azmini pekiştirecek, yazma nehrine kavuşmayı sağlayacaktır. 

Yakın zamanda bir sürpriziniz olacak mı okuyucularınıza? Beşinci kitabın hazırlıklarına başladınız mı?

Beşinci kitap olarak şiir geliyor. Hazır. Vaktini bekliyoruz. Bir deneme, bir hikaye hazır. Anıları yazmaya çalışıyorum. Çocukluk, öğrencilik, öğretmenlik, edebiyat, medya ve belediyedeki anılarımı kısım kısım yazmaya gayret ediyorum. Artık hangisinin vakti gelirse onu yayınlamayı düşünüyoruz, tabii ömrümüz yeterse… Sıralama yaparsak, şiir, deneme, hatırat ve hikaye diyebiliriz. Hayırlısı ne ise o olsun diyelim.

Çok teşekkür ederiz verdiğiniz bilgiler ve bu keyifli sohbet için İsa hocam. Size çalışmalarınızda kolaylıklar ve kitaplarınızda da bol okuyuculu günler dileriz.  

Ben çok teşekkür ederim. Sitenizin uzun soluklu ve bol okuyuculu olmasını diliyorum.  Başta şahsınıza, Orhan Beye ve emeği geçen tüm çalışanlara şükranlarımı sunuyorum. Tüm güzellikler sizinle olsun. Tüm olumsuzluklar da sizden ırak olsun. Her şey gönlünüzce olsun…

Copyright © 2019 Eskişehir Objektif, powered by WordPress. made by BMCW