Röportaj
İşim kolumdaki altın bileziğim…
O henüz 39 yaşında… Hem kendine bakmasını bilen güzel bir bayan, hem sevgi dolu bir anne, hem de işini çok seven ve yaptığı işi dört dörtlük yapmaya çalışan başarılı bir vatman. Yaklaşık iki yıl önce tanıdık Fatma Korkmaz’ı biz de. Tanıştıktan sonra da bağlarımız hiç kopmadı. Sevgi dolu, vefalı, samimi, düşünceli biri Fatma hanım. İşi ne kadar zor ve çalışma saatleri ne kadar yoğun olsa da her şeye ve herkese yetişmeye çalışıyor. Çünkü hayatı seviyor, zamanını doğru kullanmayı biliyor. Her mesleğin kendine göre zorlukları elbet vardır ama onun işi diğer işlerden biraz daha farklı, dikkat gerektiren, sorumluluk isteyen bir iş. Çünkü o her gün tramvayında yüzlerce yolcuyu taşıyor ve yolcuların canı ona emanet. Hadi isterseniz daha yakından tanıyalım onu…
Fatma hanım, siz Eskisehir`in bayan vatmanlarından birisiniz. Kaç yıldır vatmanlık yapıyorsunuz ve bu işe nasıl başladınız? Mesleğinizi seçmenizdeki en önemli etken nedir?
Merhaba ben Fatma Korkmaz. 39 yaşındayım. Melisa adında 12 yaşında bir kızım var. Bekarım. Mesleğimde 16. yılımı çalışıyorum şuan. Eskişehirliyim. Makine Bölümü mezunuyum. Okul bittikten sonra iş bulamadım bir süre. O dönemde işçi bulmadan bir kağıt geldi, “Vatman olmak istermisiniz?” diye. Ray yok, tramvay yok. Vatman ne demek onu bile bilmiyorum. İşi anlattılar. Sınavlara girdim, kazandım. O dönemde ilerde anne olduğunuzda çocuğunuz sizin için sorun olur mu diye sordular. Annem yardımcı olacak dedim ve böylelikle işe başladım. O gün bu gündür çocuğum, anneliğim engel olmasın diye elimden geleni yaptım, yapıyorum da. Araba sürmeyi çok seviyorum sanırım bu mesleği seçmemdeki en önemli etken bu oldu.
Oldukça yoğun çalışma saatleriniz olduğunu biliyoruz. Bu yoğun tempoya nasıl ayak uyduruyorsunuz? Kendinize zaman ayırabiliyor musunuz? Hobileriniz neler?
Evet çok yoğun çalışıyoruz. Zamanı saniyesi saniyesine kullanıyoruz adeta. 6 gün sabah 2 yapıyoruz. Akşam da bazen saat 14 bazen 15 bazen 16 da başlıyoruz. Her gün süreceğim tramvay ve tarifem değiştiği için çalışma saatim ve bitiş saatim de değişiyor. Bu tempoya ayak uyduramazsanız sadece işinizi yaparsınız kendinize ait bir hayatınız ve sosyal çevreniz olamaz. Bu meslekte zamanınızı çok iyi planlamak zorundasınız. Çalışma programınıza bakmadan plan yapamazsınız. Kendime de, aileme de, kızıma, komşularıma, dostlarıma da zaman ayırırım. Bunun için fırsat kollarım. Kimseye zamanım yok demem. Çalışma saatlerime göre buluşma ayarlarım. Hobilerime gelice, hobilerim var tabi hem de çok… Pazar günleri trekking, tırmanışa gidiyorum. 35 yaşımdan sonra sporla tanıştım. Şimdi sporsuz yapamıyorum. Zumba en çok sevdiğim spor. Yüzme, pilates, yoga, fitness yapıyorum. Sonra adeta bir kitap canavarıyım, alıyorum, kiralıyorum. Kızımla birlikte değişik yerleri gezmeyi, örgü örmeyi, pasta börek yapmayı çok severim. Her kadın gibi modayı, güzelliği, estetiği takip ediyorum. Elimden geldiğince sosyal faaliyetlere ve yardım projelerine katılıyorum. Seminerlere gidiyorum. Gelişmek, öğrenmek istiyorum. Kısacası hayatı dolu dolu yaşamayı seviyorum.
Her meslekte olduğu gibi sizin mesleğinizde de mutlaka zorluklar vardır. Biraz bunlardan bahsedelim isterseniz?
Zorlukları var tabiki olmaz mı? Elimden geldiğince tolera ediyorum ama. Mesela sizler Ramazan ayında 1 ay sahura kalkıyorsunuz, biz vatmanlar hep öyle çok erkenden uyanıyoruz. Sizler trafikten bunalıyorsunuz, yarım saatte bile ama ben 9 saat içindeyim o trafiğin hem de mutlaka gitmek gerekiyorsa en geç 22.00’de eve dönmek lazım. Misafir davet edemem çünkü uyumam lazım. Ev halkı otururken benim yatmam lazım çünkü ertesi güne bana en çok gereken şey uyku. Akşam vardiyesinde ise evde olmamama rağmen eve yemek hazırlayıp bırakmam lazım. En kötüsü ise 1 hafta çocuğumun yüzünü nerdeyse göremiyorum. 01:30 civarı eve geliyorum. Sabah 06:30 da kalkıp çocuğumu okula götürüyorum. Sonra eve gelip tekrar uyuyorum. Gidip okuldan alıyorum kızımı. Ödev yapıyoruz. Koşa koşa işe geliyorum. Bazen telefonda ödev yapıyoruz.
İşinizi severek yaptığınızı biliyoruz. Mesleğinizi bir cümle ile tanımlamanızı istesek?
İşim kolumdaki altın bileziğim. İşim olmasaydı bu kadar ayaklarım yere sağlam basamazdı. Ve çok seviyorum işimi. Herkesin sevgisini, saygısını ve takdirini kazanıyorum. Çok şükür…
Siz aynı zamanda bir annesiniz ve bir kızınız var. Mesleğiniz ve çalışma saatleriniz bir bayan olarak özel yaşamınızı etkiliyor mu?
Şöyle düşünün, hem ev kadınıyım, hem anneyim, hem iş kadını, hem aşcı, hem evlat, hem komşu, hem çocuğumun öğretmeni, hem sporcu… Hepsini yapıyorum, yapmak zorundayım. Ama çalışma saatlerime göre ayak uyduruyorum. Zor mu zor ama para kazanmak zorundayım. Kızımla birlikte hayata karşı mücadele ediyoruz. İşimi seviyorum. O zaman hem seri hem düzgün bir şekilde hepsini başarmaya çalışıyorum. Önce kızım tabiî ki, çünkü her şey onun için.
Hayat felsefeniz nedir Fatma hanım?
Zorlukları, en olmaz dediklerini, en dibi gördükten sonra herşey o kadar boş geliyor ki insana. Sağlığınız yerinde olsun, çalışın, çabalayın, öğrenin, gezin, dans edin, sevdiklerinize çok kıymet verin. Gerisi boş… Çok şükür sevdiğim bir işi yapıyorum. Düzgün de yapıyorum elimden geldiğince. Alnımın teriyle kazanıyorum. Sonra da geziyorum, araştırıyorum, öğreniyorum, harcıyorum. Yapmak istediğiniz şeyleri ertelemeyin. Yüreğinizin sesini dinleyin. Benim yapacak çok şeyim var. Hayallerim, hedeflerim… Zamanın kıymetini bilerek yapmaya çalışıyorum. Bir kadın olarak tek başıma ayaklarımın üstünde durup, evlat yetiştiriyorum.
Peki çok teşekkür ederiz size bu keyifli sohbet için Fatma hanım. Size mesleğinizde başarılar, özel hayatınızda ise sağlıklı ve mutlu bir yaşam dileriz.
Ben teşekkür ederim size Objektif Dergisi’nde bana da bir yer ayırdığınız için. Kendimi anlatma fırsatı buldum. Ben de size çalışmalarınızda kolaylıklar ve başarılar dilerim. Sevgiyle kalın…