Sağlık

İdrar Yolları Taş Hastalığı ve Korunma Yöntemleri

tarihinde

yayınlandı

İlk olarak MÖ 4800’li yıllara ait Mısır mumyalarında saptanan idrar yolu taşlarının günümüzde sıklığı %5 -12 arasında belirtilmekle birlikte sıklık ve tekrarlama oranlarının son yıllarda dikkat çekici düzeylerde yükseldiği belirtilmektedir. 2000 yılında ABD’de taş hastalığı tanı ve tedavisi için 2 milyar dolar harcanmış, bu maliyet de taş hastalığının ne kadar ciddi bir sosyal ve ekonomik problem olduğunu göstermektedir.

Dünya çapında bir sorun olan taş hastalığının sıklığı Asya’da %1-5, Avrupa’da % 5-9,  Kuzey Amerika’da %13 iken ülke bazında en yüksek sıklık ise  %20 ile Suudi Arabistan’dır. Türkiye’de ise taş hastalığı sıklığı %15’tir ve bölgelere göre en sık taş hastalığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görülmektedir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada %78 oranında kalsiyum oksalat, %3 oranında ürik asit, %2.42 oranında enfeksiyon ve sistin, %15 oranında karışık yapıda taş saptanmıştır. Kalsiyum oksalat taşları içinde ise %80 kalsiyum oksalat mono hidrat ,%5 kalsiyum oksalat dihidrat, %15 oranında ise kalsiyum oksalat mono ve di hidrat taşları saptanmıştır.

Taş tanısı alan bir kişi taş oluşumundan sorumlu risk faktörlerinden kendini korumaz ise yeniden taş oluşma ihtimali 2 yıl içinde %20, 5 yıl içinde %35 ve 10 yıl içinde bu oran %60 olarak tahmin edilmektedir. Oysaki tıbbi tedavi veya diyet düzenlemesi ile bu oranların %50 azaldığı tespit edilmiştir. Bu da göstermektedir ki taş oluşumu basit müdahalelerle engellenebilmektedir.

Yakın akrabalarında taş öyküsü olanlar,

Devamlı sıcak ortamda veya oturarak çalışanlar,

Az miktarda sıvı tüketenler,

Proteinden; yeşil sebze, kakao, kola gibi gıdalardan, karbonhidrattan zengin tek taraflı beslenenler,

Aşırı tuz tüketenler,

Yoğun miktarda alkol tüketenler,

Renal tübüler asidozis, gut hastalığı, kronik ince barsak hastalığı, diyabet gibi metabolik hastalıkları olanlar taş oluşumu açısından yüksek riskli bireylerdir. Bu özellikleri taşıyan hastalar mutlaka idrar yolları taşı hakkında daha dikkatli olmalıdırlar.

Özellikle son yıllarda taş oluşumu için engellenebilecek risk faktörleri giderek iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Bu faktörlerin başında fazla kilolu olmak gelmektedir. Vücut kitle indeksinin yüksek olması, diyetten bağımsız olarak, özellikle kadınlarda taş oluşum riskini arttırmaktadır. Vücut kitle indeksi 30 kg/m2 olan bir erkekte taş oluşma riski vücut kitle indeksi 21,2 ile 23 arasında üzerinde olan bir erkeğe göre %30 artmış iken bu oran kadınlar arasında iki kat yüksektir. Kilo artışı da aynı zamanda bir risk faktörüdür. 15.88 kilogramlık kilo artışı erkeklerde taş oluşum riskini % 40, kadınlarda % 80 artırmaktadır.

Sıcak bir ortamda yaşamak taş oluşumu için daha risklidir. Sıcak ve fazla güneş alan bölgelerde ultraviyole ışınlarının etkisi ile barsaktan kalsiyum emilimi ve idrarla atılımı artmaktadır. Ayrıca sıcak ortamlarda çalışma terle su kaybedilmesinin artışına, bunun sonucunda idrarın oluşumunun azalmasına ve taş yoğunluğunun artmasına neden olur.

Düşük sıvı alımı, fazla miktarda hayvansal besin tüketimi, fazla miktarda sodyum (tuz), şeker ve oksalat tüketimi, fazla miktarda greyfurt, elma suyu ve kolalı içecek tüketimi taş oluşumu ile ilgili besinsel risk faktörleridir.

Fazla hayvansal protein alımı, taş oluşum riskini artmasına neden olan kalsiyum ve ürik asit salınımının artmasına ve taş oluşumunu engelleyici idrar sitratın azalmasına neden olur.

Taş oluşumuna neden olan Oksalata metabolize olan Vitamin C (askorbik asit) yüksek miktarlarda alındığında kalsiyum oksalat taşı oluşum riski arttırır. Erkeklerde yapılan bir çalışmada günde günlük alınması tavsiye edilen Vitamin C dozu olan 90 mg yerine günde 1000 mg veya daha fazla askorbik asit almak taş oluşumun riskini %40 arttırmaktadır. Vitamin C yönünden zengin besinler aynı zamanda yüksek miktarda potasyum içermesinden dolayı besinlerle Vitamin C alımının kısıtlanması uygun olmasa bile kalsiyum oksalat taşlı hastalar Vitamin C takviyeleri hakkında uyarılmalıdır.

Su alımı da çok önemlidir. Fazla miktarda su alımı idrar miktarını arttırarak taş yapımına olan eğilimi azaltır. Günlük idrar miktarının 800 ml’den 1200 ml’ye çıkarılması dahi taş oluşumunu %86 oranında azaltır. İdrar miktarı günde 1 litrenin altına düştüğünde taş oluşum riski belirgin derecede artar. Ayrıca teorik olarak narenciye sularının taş oluşumunu azalttığı düşünülse de portakal suyu tüketimi ile bu ilişki ortaya konulamamış; greyfurt suyu tüketiminin taş oluşumu riskini bilinmeyen bir mekanizma ile % 40 artırdığı gösterilmiştir.

Özetlemek gerekirse;

Kilo vermek,

Dengeli beslenmek,

Tuz ve şeker tüketimini azaltmak,

Yoğun miktarda hayvansal gıdalardan beslenmeyi azaltmak,

Asit-baz dengesini bozan kola ve gazlı içecek tüketimini azaltmak,

Makul ölçülerde süt, yoğurt, peynir gibi besinler tüketmek (Süt ve süt ürünlerinin hiç tüketilmemesi taş oluşum riskini arttırır.),

Yüksek oksalat içeren pancar, soya, çay, çikolata, kakao, kuru incir, karabiber, fındık, maydanoz, ıspanak, çilek, böğürtlen gibi besinleri aşırı tüketmemek,

Sitrat içermesinden dolayı saf limon suyu tüketimini arttırmak,

Günde en az 2 litre su tüketmek idrar yolu taşlarının oluşmasını engelleyecek en iyi korunma yöntemleridir.

Copyright © 2019 Eskişehir Objektif, powered by WordPress. made by BMCW